28 Şubat 2014 Cuma

İyi ki doğdun(m)

İnsanlar aşkı nasıl tanımlamışlardır acaba diyerek bakınırken, Francois de la Rochefoucauld'a ait olduğunu öğrendiğim şu enfes sözle karşılaştım: "True love is like ghosts, which everyone talks about but few have seen". 

Sözü okuduktan sonra, kalbim göğsümden çıktı ve şapkasını çıkararak bu güzel sözü selamladı. Peki neden böyle bir tanım arama lüzümu hissetmiştim, neden  Rochefoucauld'un "Aşk hayaletler gibidir, herkes onlar hakkında konuşur ama çok azı onları görür" sözü beni bu kadar heyecanlandırmıştı? Sanırım bu sorunun cevabı için birkaç ay geriye gitmem gerekecek.

İnsanlar hayatları ile ilgili bir çok plan yapar. Bu planların son onay mercii olan kader ise yaptığımız bu planları çoğu zaman revize eder. Kaderin benim planımda yaptığı revizyon ise beni belki de hayatımın en anlamlı sonucuna ulaştırdı.

Benim Planım: Üniversiteye kayıt yaptırmak, iyi bir tez yazmak ve bütün bunları yaparken başka hiçbirşeyle uğraşmamak.
Kaderin Planı : O hafta sadece 12 Eylül Perşembe günü boş zamanımın olması ve bir Buket gülün belki de o gün dışında orada olamayacak olması.
Yer: Kayıt Sınıfı
Sınıftakiler: Ben, bir Buket gül ve birkaç kişi...
Olay: Bir Buket gülün benimle konuşması.
Durumum: Seçeceğim dersler ile ilgili bilgi verilirken dinleyememe, hayranlık, daha önce hissedilemeyen güzel duygular...  
Kayıt: Tamamlandı (hangi derslerin seçildiği hatırlanamıyor).
Çıkarken: Dalgınlık, merak, akıl tutulması...
Aklım başıma geldiğinde: Planımı revize etmeliyim.
Sonra: Öncelikler listemin birinci sırasında bir Buket gül.
Zaman: 1 ay sonra...
Dersler başlıyor:  Gözüm koridorda...
Koridor mu : Arkaşlarla konuşurken bir gözüm orada, odasından çıkarken görmek için..
Çıkıyor: Herkes aşkı konuşuyor ama ben  aşkı görüyorum ve selamlar sana Rochefoucauld...
Neden aşık oldun: Güller tek başına değil, Buket olunca güzel oluyor. Bir Buket güle kim aşık olmaz ki...
Planın bozuldu ama: Harika yeni bir planım oldu ve yeniden doğdum...
Sahi ne zaman doğdun: 12 Mayıs ve 27 Şubat'ta..


İYİ Kİ DOĞDUN BİR BUKET GÜLÜM. BİL Kİ, SEN DOĞDUĞUN İÇİN 27 ŞUBATLAR BENİM İÇİN ARTIK ÇOK AMA ÇOK ANLAMLI.. ALLAH SANA HAYIRLI VE GÜZEL BİR ÖMÜR VERSİN VE SENİ BENDEN AYIRMASIN..


17 Ekim 2013 Perşembe

Hayatın Anlamı?

Derdiniz mi var? Hayat çok mu acımasız size karşı? Hayallerinize ulaşamadınız mı? Sevdiğiniz kız yada erkek çok mu anlayışsız? Çözüm çok basit. Anlatacaklarımı okumanızı öneririm. 

Ağabeyimle birlikte Kızılcahamam'da bir otel odasındayız. Telefonu çalışıyor ağabeyimin. Bu gizemli telefon ağabeyimi yerinden kaldırıyor ve balkona çıkarıyor. Yanımda konuşmak istemiyor. Özel biri herhalde diyorum içimden. Yaklaşık yarım saat sonra tekrar odaya dönüyor. Biraz hüzünlü, biraz rahatlamış bir halde. Peki hem hüzünlü hem de rahatlamış olmak nasıl olur? Anlatayım...

6 Ekim 2013 Pazar

Bayburt Yolculugu ve Uçaktaki Kız

Şimdi size hayatımdaki yasanmışlıklarla ve neredeyse zaman zaman benim bile inandığım o meşhur hayallerimden oluşan karma bir hikaye anlatacağım. Kıssadan hisse çıkarmaya çalısmayın, ama illaki hisse çıkaracaksanız yazıyı birkaç kez okuyun. Yani anladım ben deyip beni yanlış anlamayın:) 
 
Atalarımın 93 harbinde Gürcistan'dan zorunlu göçe tabi tutulması nedeniyle göç güzergahlarının üzerinde yer alan ve bir kısmının yerleştiği, hiç tanışma firsatımın olmadığı akrabalarımın yaşadığı Bayburt'a gitmek için Ankara Esenboğa Havaalanına doğru yola çıkıyorum. 

Sivasın Acıyurt köyünde doğan ve Bayburt'ta bırakılan akrabalar için yakılan ağıtlar ile büyüyen ben için bu seyehatin ayrı bir önemi olacak elbet. Çünkü Atalarımın izini sürme fikri, küçüklüğümden beri hiç bir zaman iktidarını kaybetmeyen hayallerimin lideri olmuştur. 

22 Eylül 2013 Pazar

www.köleyiz.biz

Hiç yazmak istemediğim bir yazı aslında bu.! İçimdeki vicdan kırıntıları toplandı ve kalbimin meydanında eylem yapmaya başladı. Pankartlarda, "sen nasıl insansın", "vicdansız" yazıyordu. Marjinal duygulardır bunlar diyerek göz yaşartıcı gaz sıktım toplanan duygularımın üzerinde. Baktım dağılmıyorlar, müzakere yoluna gideyim dedim. Sordum nedir derdiniz? Dinledim, duyduklarıma inanamadım benim gözlerimden de yaşlar boşanmaya başladı ama bu gazın etkisi değildi. Tamam dedim derdinizi insanlara duyuracağım.

Nasıl vefasızlık yapabilirdim ki "He Jingjing" için. Kim mi  He Jingjing? İsmini okumakta zorladığınız bu güzel kızın hayat hikayesini okuyunca da bu kadar zorlanacaksınız. Kalbiniz tekleyecek, insansanız üzüleceksiniz.  He Jingjing keşke bir masal kahramanı olsaydı da bir varmış bir yokmuş diyerek anlatsaydım. Ama okuyacaklarınız o kadar gerçek ki...

Tarih 21 Eylül 2013, ekranımda bir haber okuyorum ; 

8 Haziran 2013 Cumartesi

Sahte Hayatlar ve Gezi Parkı Tarafları


Yaşantımız, ideolojilerimiz, söylediklerimiz, yaptıklarımız ve en önemlisi davamız bile sahte. Bu cümleleri ve bundan sonrakileri kendime söylüyorum ve kızım sana diyorum gelinim sen anla basitliğine kaçmayacağımdan emin olabilirsiniz.
Bir gün, solcu, sosyal demokrat, komünist, sosyalist vb. olayım dedim. Ezilenlerin yanında, şatafattan uzak, işçinin, emekçinin, garibin, gurebanın, köylünün yanında olurum, onları kapitalist ekonominin köleleştirme politikalarına karşı savunurum dedim. Gittim sol tandanslı arkadaşlar edindim. Onlarla gezdim, tozdum, yedim, içtim. Bu arkadaşlarımdan biri beni gezi parkı eylemlerine davet etti. Abi sen konuyu sadece üç-beş ağaç sanma, mevzu başka dedi. Nedir mevzu? sorusuna karşı aldığım cevap şu oldu; Abi yaşam tarzımıza müdahale ediliyor. Giyimimize, yediklerimize, ürememize, el-ele tutuşmamıza, kürtaj hakkımıza vb. herşeyimize müdahale ediliyor. İşte bütün bunlar birikince de bu eylem patladı. Hani kediyi köşeye sıkıştırınca yapacak birşeyi kalmaz ve tırnaklarını gösterir ya aynı öyle bir şey.. Arkadaşımı dinledikten sonra eylemcilere baktım. Kim ne derse desin sol tandanslı (normal ve aşırı olmak üzere karma bir yapı) kişilerden oluşmuş bir yapı vardı (yani kandil simidi dağıtıldı diye bu gerçek değişmez).