24 Temmuz 2012 Salı

Ayvalık - Sarımsaklı sakta mı saklasak ?

Altnoluk'tan Ederemit'e Yolculuk
Küçükkuyu'dan gelirken Altınoluk'ta indiğimiz yerden tekrar minibüse binerek Edremit'e doğru yola çıkıyoruz. Buradan direk Ayvalık-Sarımsaklı'ya araç olmadığı için Edremitten Ayvalık araçlarına binmemiz gerektiğini öğreniyoruz. Çok sık aralıklarla buradan Edremit'e minibüsler kalkıyor. Hemen atlıyoruz birine ve yaklaşık 45 dakika sürecek olan Altınoluk-Edremit yolculuğuna başlıyoruz.

Edremit Otobüs Terminali
Edremitten Ayvalık'a Yolculuk
Edremit merkeze ulaşıyoruz. Edremit merkez pek hoşumuza gitmiyor. Hemen buradan Ayvalık minibüslerine biniyoruz. Yaklaşık 1 saat süren bir yolculuktan sonra Ayvalık Otobüs Terminaline ulaşıyoruz. Vakit kaybetmeden buradan Sarımsaklı'ya kalkan minübüse biniyoruz. Minibüs hareket ediyor ve daha terminalden çıkmadan arızalanıyor :) Araçtan iniyoruz ve başka bir araca biniyoruz. Yaklaşık yarım saatlik bir yolculuktan sonra nihayet Küçük Köy Belediyesine bağlı Sarımsaklı'dayız. Daha ilk anlardan itibaren bizi büyülüyor bu güzel belde. Öncelikle eşyaları bırakacağımız ve konaklayacağımız bir yer arıyoruz. İlk gittiğimiz apart doluyuz deyince içimizi garip bir korku sarıyor ( roman gibi oldu) neyseki bir sonraki apartta yer buluyoruz. Eşyaları atar atmaz yaklaşık 30 metre mesafedeki denize doğru harekete geçiyoruz.

22 Temmuz 2012 Pazar

Balıkesir Altınoluk - Tuttuğun Altın Olsun...

Altınoluk Belediyesi
Akşam 20:30 sularında Küçükkuyu'dan çıkıyoruz. Arkadaşım bizi Altınoluk'a bırakacak. Küçükkuyu ile Altınoluk arası araba ile 10 dakika sürüyor. Bu kadar kısa bir yolculuk olacağını düşünmemiştik:) Tansaş'ın karşısında meşhur trafik ışıklarının orada iniyoruz. Artık rehberimiz yok. Yani macera yeni başlıyor. Çevre yolu üzerinde köyden indim şehire mantığında sırt çantalı iki arkadaş kalacak yer aramak için merkeze doğru yürüyoruz. Çevre yolu bir tatil yöresini daha katletmiş. Bu şirin beldeyi de ikiye ayırmış. Yolun kuzeyi ile güneyi arasında gelişmişlik yönünden bariz bir fark var. Biz Güneye doğru harekete geçiyoruz. İçlere doğru ilerledikçe Altınoluk'un adına yakışır bir güzellik bizi karşılıyor. Sırtımızdaki çantalardan kurtulup, bu güzel mekanı gezmek için acele ediyoruz. Bir iki yere baktıktan sonra güzel bir apart buluyoruz. Merak edenler için hemen söyleyeyim, fiyat 80 TL. Ramazan öncesi olduğu için fiyatlar biraz düşük. Eşyaları yerleştirdikten sonra kendimizi sokağa atıyoruz.

Çanakkale Küçükkuyu- Dileklerimiz İçin Para Attığımız Kuyu.

Küçükkuyu - Derya Camping
Ukrayna'ya vizesiz geçişin Ağustos ayından itibaren geçerli olacağını öğrendiğimizde "yapılır mı bu insan evladına" serzenişleriyle tatiş planımızı değiştiriyoruz ve yıllık iznimin başlamasına 2 gün kala bir arkadaşımızın daveti ile birlikte can dostumla kararımızı veriyoruz ve Ege seyahatine karar veriyoruz. İlk hedef Balıkesir-Altınoluk ile sınır olan Çanakkale'nin Küçükkuyu beldesi oluyor. 

Daha önce ismini hiç duymadığım bu beldeye "herhalde önce Balıkesire giderimi oradan da başka bir araçla Küçükkuyu'ya ulaşırım" derken Metro Turizm'in direk olarak Küçükkuyu'ya otobüs seferleri olduğunu görünce şok oluyorum. Yakında herhalde köylere falan da sefer düzenlemeye başlarlar diyorum. Şaka bi yana bu durum oldukça sevindiriyor beni. 

Cuma gece 22:00 otobüsünde en arkada 43 numarada yer buluyorum ve hemen alıyorum bileti. Cuma günü işten çıkar çıkmaz ufak birkaç alış veriş yapıyorum. Eve geliyorum, biraz birşeyler atıştırdktan sonra Annemin "Oğlum bak sakın denize falan girme, yüzme bilmiyorsun Allah korusun başına birşey gelir" sözlerine karşılık "Anacığım merak etme sen" diyerek evden çıkıyorum.

3 Temmuz 2012 Salı

Göksel ne diyor?

Gökselin "acıyor" isimli parçasını dinliyorum. Ne de güzel yazmış ve yorumlamış parçayı. Ne diyor Göksel, "Acıyor acıyor acıyor her yolu denedim bitmiyor, kalbimin ortasına bıraktın aşkını batıyor". Göksele sormak lazım, bunu sevdiğinin yüzüne söyleyebilir misin ? Yoksa gururunun altında ezilmeyi ve acıdan kıvrım kıvrım kıvranmayı mı tercih edersin diye? Ne gariptir insan çoğunlukla ikinciyi tercih eder. Ölecek gibi olur da gururundan taviz vermez, nefsi buna müsade etmez. Kalbine saplanmış bir bıçağın acısına dayanır da yine de sevdiğine söyleyemez bunları. İnsan bu yüzdendir ki yaratana bile boyun bükmeyi kabullenemez.

"Ölürsem yalnızlıktan ve senin kötü kalbinden, fikrimin dikenlerinden batıyorsun hala derinden" diyorsun Göksel ama her yara kapanır merak etme. Sen kapanmaz zannedersin, sonra anlarsın ki yara bile yokmuş.. Gülersin geçersin. Dünyevi hiç bir bağlılığın sadakatinin olmadığını anlarsın. Aşk gerçekten sana herşeyi bahşedene olmadıkça gerçek aşk değildir. Kim sana karşılıksız birşey sundu ki şimdiye kadar...