16 Nisan 2011 Cumartesi

Papatyam gibisin...

Benim için Nisan ayı Bahar demek, tazelik, yeniden doğuş, temizlik, paklık demek. Nisan ayı demek bahçeli evimizin bahçesindeki mis kokulu Papatyalar demek. Ne kadar güzeldir Papatyalar bu mevsimde.Bembeyaz yaprakları, canlı mı canlı sapsarı bir dünya etrafındaki koruyucu melekler gibidir. Koparmaya kıyamazsın. Nisan ayı yenilik ayıdır.  Koskoca bir yıl pas tutan zihnimizin açıldığı, gönlümüzün dolduğu, taştığı  bereketli bir zamandır bu zaman.

Bu kadar yeniliğin, güzelliğin arasında alışılagelmiş bir Nisan mı geçireceğiz diye düşündüğüm 1989 yılında hayatım ve hayatımız o kadar değişti ki... Bir anda üzerimizdeki ölü toprağı toz oldu uçtu gitti, kalplerimizin, gönlümüzün kiri, pası silindi. Ne oldu peki?

Dokuz yaşındaydım. Annem hastaydı ve doktora gitmişti. Doktordan geldiklerinde, komşumuzun hadi bakalım size bir kardeş geldi demesiyle şok olmuştum. Demek ki daha önce büyüklerin bana söyeledikleri şaka değilmiş. Çok mutlu olmuştum. Vay be ne hava atacaktım okuldakilere. Abi olmuştum. Hemen öğlenci olan ve akşam  eve  gelmek üzere olan kız kardeşimin okuluna doğru koşmaya başladım, müjdeyi vermeliydim.  Kız kardeşim müjdeyi alınca, beraberce eve doğru koşmaya başladık.