17 Ekim 2013 Perşembe

Hayatın Anlamı?

Derdiniz mi var? Hayat çok mu acımasız size karşı? Hayallerinize ulaşamadınız mı? Sevdiğiniz kız yada erkek çok mu anlayışsız? Çözüm çok basit. Anlatacaklarımı okumanızı öneririm. 

Ağabeyimle birlikte Kızılcahamam'da bir otel odasındayız. Telefonu çalışıyor ağabeyimin. Bu gizemli telefon ağabeyimi yerinden kaldırıyor ve balkona çıkarıyor. Yanımda konuşmak istemiyor. Özel biri herhalde diyorum içimden. Yaklaşık yarım saat sonra tekrar odaya dönüyor. Biraz hüzünlü, biraz rahatlamış bir halde. Peki hem hüzünlü hem de rahatlamış olmak nasıl olur? Anlatayım...


Erkek Savcı, Kadın Doktor ve bir kız çocuğu. Güzel bir Aile. Belki birçoğumuz için ideal bir Aile formatı. Maddeci bir bakış açısıyla bakıldığında, mutluluk için gerekli olan tüm şartlar sağlanmış durumda. Belki bu ailenin tüm bireylerine tek tek sorulsa onlar da aynı şeyleri söyleyecekler, çok mutluyuz diyecekler...

Bir yolculuk... Şoför mahallinde savcı bey, yanında eşi doktor hanım ve arkada Dünya tatlısı dört yaşındaki kız çocukları. Savcı Bey'in freni belki akışı devam eden hayatlarının da freni olacaktı. Bu acı fren, çocuğunu kaybetmesine, eşinin yaralanmasına ve uzun süren bir tedaviye maruz kalmasına sebeb olmuştu.

Biz olsak bu durumda ne yapardık? Cevap: Neden biz Allahım? Neden? Neden? 

Mesela bu Savcının eşi ne yaptı? Savcıyı suçladı mı?  

Soru yağmuruna bir şemsiye tutayım ve sizi yormayayım. Bu elim kazadan sonra. Bir kez olsun Savcının eşi konuyu hiç açmamış, eşine destek olmuş ve sabrı tavsiye etmiş. Tabiki çok üzülmüşler, çocuğunu kaybeden bir ana- baba ne kadar üzülürse onlarda o kadar üzülmüş ama sabrı telkin edenleri dinlemişler ve hayatlarını devam ettirmişler.

Peki neden yazılıyor bu yazı. Tek bir cümle için yazılıyor. O cümle şu. Savcının eşi " hayat evlenmek, çocuk sahibi olmak, mutlu olmak için yaşamak değilmiş. Hayat eşinle, ailenle ahirete yürüyebilmek" demiş.

Bu söz, bir nehirde başıboş şekilde sağa sola çarpa çarpa sürüklenen bir kütük gibi devam eden hayatlarımıza "herşeyi durdurun, durdurun ve beni dinleyin" diye haykırıyor ve bu acı olaydan hayatın anlamını çıkarıyor bence.

Herkesin Dünya arenasındaki imtihanı farklı. Kimi ebeveynleriyle, kimi çocuklarıyla, kimi makamıyla, kimi güzelliğiyle, kimi çirkinliğiyle, kimi zenginliğiyle, kimi fakirliğiyle imtihan ediliyor. Peki kim kazanacak? Cevap: sabreden ve kanaat edenler galiba. Geçici bir hayatta dert denilen kavram anlamsızlaşıyor. Anlamı olmayan şeylerle zihnimizi doldurmak, ne bu Dünya'da ne de Ahirette bize fayda verir. 

Ey dost, derdini büyük sanma.. Derdinle ve derdi verenle Dost ol. 






Hiç yorum yok: