26 Ocak 2011 Çarşamba

Suskunluğum bilmediğimden bence!!!

Suskunluğum asaletimdendir.Her lafa verecek cevabım var ama bir lafa bakarim laf mı diye bir de lafı söyleyene bakarım adam mı diye.


Bu söz ile ilgili olarak âcizane bir şeyler yazmak istiyorum, zira birçok yerde bu söz iyi bir şeymiş gibi kullanılıyor, ben de her gördüğüm yerde aşağıdakine yakın cümlelerle düşüncelerimi anlatmaya çalışıyorum.


Bu sözün Mevlana ya da Ömer Hayyam’a ait olduğu söylense de bununla ilgili net bir kaynak henüz göremedim. Farz edelim ki bu söz bu iki ustaya ait olmuş olsun. Dünyaya istişare ( danışma, karşılıklı fikir alış verişi) kültürünü öğreten ceddimizin öğretileri doğrultusunda eleştirilemeyecek hiçbir dünyevi düşünce olamayacağını bilmekteyiz. Bu yüzden bu söz kime ait olursa olsun eleştiriye açıktır.

Öncelikle hiçbir alim kendini asil olarak nitelemez, niteleyemez.. Suskunda olsa, her şeye cevap verecekte olsa, kendini övme, büyük görme vb.. düşüncelere kapılmaz, bunu deklare etmez. Bir insanın kendine ben asilim demesi ne kadar komik bir durumdur değil mi?...


İkinci olarak; Her lafa cevap vermek veya insanın her laf için bir cevabı olabileceğini düşünmesi ukalalık, cevabı vereceği lafın kalitesine bakması kibir, lafı söyleyenin adam olup olmaması ya da kaliteli olup olmamasına bakılması ise küçük görme, böbürlenme vb.. duyguların sonucudur.. Allah dostu Mevlana’nın böyle bir söz söyleyebileceğine inanmıyorum, zira yukarıda saydığımız bütün bu kötü hasletler bu büyük zatların ömürleri boyunca mücadele ettiği nefs-i emmarenin en güzide meyveleridir. “Kopyala-Yapıştır fakat içeriğini düşünme” anlayışı bizi nereye götürecek bakalım!!!

2 yorum:

salih zeki dedi ki...

Çok yerinde bir tespit olmuş dostum. Zihnine ve eline sağlık. "Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol" diye seslenmiş Hz. Pir-i Mevlana'nın böyle bir söz söylemesi düşünülemeyeceği gibi Ona böyle bir sözü yakıştırmak da edeb sınırlarını ihlal etmek demektir. Modern insan, sabrı ve hoşgörüyü dahi tevazu penceresinden değil kibir penceresinden ele almaya ne kadar meyilli. Oysa kendisiyle herdaim sorunu olanlar, eksikliği kendi özünde görenler, atılan güle sevinmeyip atılan taşlara da yerinmeyen aşıkların sözle ya da sözü söyleyenle meşgul olmaları mümkün mü? Kemalat yolculuğu ölüm ile başlar ama bedeni değil, beni öldürmekle vesselam...

Deli Yazılar dedi ki...

Salih kardeşim yazıya ruh katmış yorumun. Eyvallah, başımla beraber..AEO