Birçok insan gibi bende de, aynı olan her şey bir süre sonra bıkkınlık oluşturuyor ve farklı olanı arama duygusu baskın hale geliyor. Kültürel yaşantımızın, örf, gelenek ve göreneklerimizin yani toplum içinde bizi farklılaştıran kavramların bile aynılaştığı kayıp bir dönem yaşıyoruz. Farklılıklarımızın yeşerdiği tarlalarımızı sulayan barajın gövdesi artık Küreselleşme selinin basıncına dayanamaz hale gelmiştir. Bir gün bu baraj yıkılacak ve farklılıklar dümdüz olacak, yıkık, dökük, çamur bir kültür oluşacak.
Bu konudan muzdarip olan birçok insan gibi ben ve can dostum da bu konudan oldukça muzdariptik. Nereye gidiyor bu toplum sorularının sorulduğu belki de yüzlerce sohbet yapmış, çözüm önerileri düşünmüşüzdür. Doğruyu arama adına birçok yer ve mekân düşünmüş olmamıza karşın, doğruyu yanlış yerde aramamanın gereğine inanmıştık.
Doğruyu,
özlediğimiz farklılıkları, güçlü kültürü Anadolu’da bulabileceğimiz kararına
vardık. Peki, ama nerede? İşte tam bu sırada bir arkadaşımızın Anadolu’nun
güzel bir köyünde yakınların düğünü olduğunu ve istersek katılabileceğimizi
söylemesi bizim için farklı bir kültürü tanıma fırsatı olacaktı. Seve seve
kabul ettik. Ve işte bundan sonra macera başladı.
Yolculuk
iki araç ile yapılacaktı. Birinde bizi davet eden arkadaşımız ve teyzesi ile
onun eşi, diğer arabada ben ve can dostum olacaktı. Cuma günü saat 18:00 gibi
yola çıkma kararı aldık. İlk araç 18:00 gibi çıkmış ama biz geç kalmıştık
çıkmak için. Saat 19:00 da biz de hareket ettik. Samsun yolu üzerinden
Kayseri’ye doğru gidiyoruz. Arkadaşa telefon ediyoruz Elmadağ’dayız çok trafik
var diyor. Cuma günleri genelde herkes yolculuk yaptığı içindir diyoruz. Hesap
yapıyoruz bizden 1-1,5 saat kadar öndedirler diyoruz. Ben hava atıyorum
birazdan yakalarız onları diyorum. Yol boyunca insanın yanında can dostu olunca
yolculukta çok eğlenceli geçiyor. Elmadağ’ı geçiyoruz ve “Trafik yoğunluğu
kalkmış artık onlara çok rahat yetişiriz” derken, O da ne! İnanılmaz bir
trafik. Yaklaşık yarım saat kaplumbağa hızıyla gidiyoruz. Yolda çalışma var.
Neyse trafiği atlatınca bir yerde mola veriyoruz. İşlerimiz hallettikten sonra
tekrar yola devam diyoruz. Duble yol inşaatları hemen hemen tamamlanmış ama yol
kalitesi beklenenin altında.
Saat
24:00 gibi Kayseri girişinde arkadaşımıza yetişiyoruz, eee büyük
konuşmayacaksın. Sonra Kayseri’de bir süre arkadaşımızın teyzesinin
çocuklarının evini arıyoruz. Birkaç telefon konuşmasından sonra evi buluyoruz.
Geç vakit olmasına karşın bizi çok iyi ve sıcak karşılıyorlar. Hatta gecenin o
saatinde bize yiyecek hazırlamışlar sağ olsunlar. Bu gece burada güzel bir
uykudan sonra sabah 10:00 gibi tekrar yola çıkıyoruz. Peki nereye? Önce
Kayseri’de küçük bir gezi sonra Kayseri – Adana sınırında Adana’ya Kayseri’den
daha uzak olan ama Adana topraklarında bulunan Tufan Beyli ilçesinin Polatpınar
Köyüne.
Kayseri-Beştepe |
Kayseri-Beştepe |
Köyün
girişinde bizi bir Nohut tarlası karşılıyor. Arkadaş dayanamıyor ve arabayı
durdurup tarladan nohut alıyor ve bize ikram ediyor. Sonra yola devam.
Arkadaşımızın köyünde onun teyzesinin evinde kalacağız. Bizi dışarıda
karşılıyorlar. Ailenin tamamı kapıda bize hoş geldiniz diyorlar. İlk başta bile
bu güzel insanlara karşı içimizde inanılmaz olumlu bir intiba oluşuyor.
Evin Babası, benimle tokalaşıyor ve ”eğilmeden biriyle tokalaşabileceğim
diyor”. Tabi bu sözü neden söylediğini anlamamış olabilirsiniz. Evin Babasının
boyu 2 metre benim boyum 1,86 J Gayet rahat ve içten bir Anadolu Ailesiyle
karşılaşıyoruz. İçeri giriyoruz. Biraz muhabbet ettikten sonra, bizim için
mangal yakacaklarını söylüyorlar ve bir süre sonra kendimizi çok güzel bir
ırmak kenarında buluyoruz. Su o kadar güzel akıyor ki şimdiden etkisi altında
kaldık ve buralarımı yerleşsek can dostum gibi büyülü sözler söylemeye
başladık. Bu yaşıma kadar belki çok defa mangal şölenine katılmışımdır ama bu
çok başkaydı. Etler, Tavuklar, Patlıcanlar, Patatesler, Biberler, Soğanlar vb.
tam bir resital ve bu resital’in solisti evin Babası. O kadar sıcak ve güzel bir
ortam var ki, iyi ki gelmişiz diyoruz. Yeme işlemi tamamlandıktan sonra tekrar
eve dönüyoruz. Evde biraz sohbet ettikten sonra, Saat 23:00 gibi hemen
kaldığımız evin çapraz karşısındaki düğüne katılacağız. İlk kez bir Çerkez
düğünü göreceğiz. Çok merak ediyoruz. Üzerimizi değiştirdikten sonra düğüne
gidiyoruz.
Adana-Polatpınar Köyü Çerkez Düğünü |
İlk
dikkatimi çeken; evli ve yaşça büyük olanların arka taraflarda oturması,
gençlerin karşılıklı oyun oynaması oluyor. Peki nasıl bir oyun bu? Hemen
anlatalım. Genç kızlar ile genç erkeler karşılıklı olarak diziliyorlar ve sıra
ile bir erkek bir kız karşılıklı oynuyor. Tabi ki bu oyun Çerkez Mızıkası ve
Çerkezce naralar eşliğinde enfes bir şekilde sergileniyor. İnanılmaz büyülü bir
ortam. Tüylerim diken diken oluyor. Aradığımız farklılık burada diyorum.
Arkadaşımın akrabasına soruyorum. Peki bir erkek istediği kızla oynayamaz mı
diye. Tabi ki diyor. Oyunun sorumlusu olan erkeklerin başına oynamak istenilen
kızın adı söyleniyor, o da kızların başına iletiyor. Kızların başı o kıza
talebi aktarıyor. Kız kabul ederse beraber oynuyorlar. Etkilenmemek elde değil.
Aman ha geleneklerinizi unutmayın, aynılaşmayın, farklılığınızı koruyun diyorum
içimden. Yaklaşık 2 saat kadar oyunları izliyoruz. Hava soğumaya başlıyor ve
biz artık yolun da verdiği yorgunlukla eve dönme kararı alıyoruz. Ama oyunlar
03:00 e kadar sürecek.
Uyuyoruz
ve sabah 09:00 da kalkıyoruz. Harika bir köy kahvaltısı yapıyoruz. O kadar
güzel ki dayanamayıp resmini çekiyorum. Kahvaltıdan sonra ismini yolda
Arkadaşımın akrabalarından duyduğum “Şar” Köyüne gitmeye karar veriyoruz.
Sağ olsun evin babası da bizimle geliyor. Yol boyunca manzara çok güzel.
Yaklaşık 6 km sonra Şar Köyündeyiz. Bu köy de çok fazla definecilik olduğundan
ve birçok insanın bu şekilde zengin olduğunda bahsediyorlar. Şar Köyü çok
güzel bir köy, Kral mezarı olarak tahmin ettiğimiz bu tarihi kalıntıları
buralarda görmek beni çok şaşırttı. Bu Köy sanki bir açık hava müzesi gibi.
Türkiye’de böyle yerlerin var olduğunu görmek beni çok sevindirmekle beraber
Devletimizin bu altın değerindeki yerleri bu kadar sahipsiz bırakması da bir o
kadar üzdü.
Adana-Şar Köyü Kral Mezarı |
Adana- Şar Köyü |
Düğün Yemeği |
Adana-Akpınar Köyü |
Konvoy |
Çerkez
adetlerine göre düğünde gelin ve damat olmazmış. Yani kendi düğünlerini izleyemiyorlar.
Bu biraz garip geldi bize. Hakikaten de hiç göremedik damadı düğünde. Kız
Köyünde de bize yemek ikram ettiler. Yaklaşık 2 saat burada kız almak için
bekledikten sonra tekrar konvoy eşliğinde Polatpınar Köyüne döndük.
Saat
17:00 gibi Köyden ayrılarak Ankara’ya doğru yola çıkacağız. Nedense
burada biraz daha kalmak istiyoruz. Bıkmışız galiba Ankara’dan. Mecburen
vedalaşmaya başlıyoruz. Ev halkıyla vedalaşıyoruz. Evin Annesi kusura bakmayın
falan diyor. İnanılmaz şaşırıyorum. Nasıl yani??? Kusur mu?? O kadar hizmet
hürmetten sonra bir de kusura mı bakacağız. İşte diyorum Anadolu bu, işte
misafirperverlik bu, işte karşılıksız sevgi saygı bu. Vedalaşıyoruz. Evin
Babası bizi köy çıkışına kadar uğurluyor ve tarlalarından bizim için pancar
topluyor. Yeter artık diyorum, utandırıyorsunuz bizi diyorum ama nafile. Bu
insanlar verdikçe Allah’ta onlara veriyor. Çok teşekkür ediyoruz ve yola
çıkıyoruz.
Belki
burada anlatılanlar size basit gelebilir. Nolmuş canım biz olsak biz de öyle
yaparız diyebilirsiniz. Ama biz, bize yapılan ikramlar sebebiyle değil,
hissettiğimiz muhabbet ve karşılıksız hizmet sebebiyle bu insanları, bu kültürü
çok sevdik. Aman ha sakın bu özelliklerinizi yitirmeyin. Boş verin!
İstanbullulara, Ankaralılara benzemeyin, direnin. Farklılığınız zenginliğiniz
olsun. Aynılaşmayın…
Bize Çerkez
kültürünü tanıma fırsatı verdiği ve bizi utandıracak kadar misafirperver
davrandığı için “Saltan” ailesine minnettarız.
2 yorum:
Doğruyu bulmak bu kadar kolay mı ki hayatın amacını silsin yok etsin. Aksi taktirde hayat amaç olarak karşımıza çıkardı. Oysaki amaç hayatı kendi içinde aramak, onu elemek ve değerli olana ulaşmaktır. Can dostlar da kolay oluşmuyor: aranıyor, eleniyor ve nihayatinde de değerli oluyor.
Şu anki dostum gibi nice can dostları bulmak dileğiyle. Dünya bizim heryer bizim, ara bul o zaman. Bu arada gerçek insanlığı gösteren tüm Polatpınar'lıara saygılarımı borç bilirim...
Tüm insanlığa sevgilerle. Allah(cc) yolunuzu açık etsin. NK.
Sayın blog yöneticisi internette dolaşırken sitenize rastladık. Çok önemli bilgiler vermişsiniz. Parsel Bacası olarak başarılarınızın devamını dileriz.
Yorum Gönder